Özel Beyaz Bireysel Gelişim ve Aile Danışma Merkezi - 0212 231 6112 / 0532 201 4180

 

 

 

          Geçtiğimiz hafta ülkemizde yaşanan depremler, bu doğal afete doğrudan ya da dolaylı maruz kalan bireylerin ruh sağlığını şüphesiz ki belirgin şekilde etkiledi. Depremlerin yüksek hayati tehditler yaratmış olmasının, bireylerin güven duygusunda zedelenmelere yol açtı. Bununla yanında, üzüntü, korku, çaresizlik, öfke, suçluluk, utanç gibi birçok karmaşık duygunun aynı anda deneyimlenmesinin getirdiği duygu ve karmaşaları da yaşandı. Örneğin; tedirginlik hissinde artış, çabuk sinirlenme, odaklanmakta zorlanma, ruh halinde değişiklikler, içe çekilme, uyumakta zorlanma yoğun suçluluk ve üzüntü duyguları hissetme, vb. Bu durum sadece yetişkinleri değil, yetişkinlere göre daha hassas olan çocukları da etkiledi. Örneğin, öfke krizleri geçirme, kâbus görme, huysuzlanma, yaşına göre daha küçük bir çocuğun yapacağı davranışları sergileme, çevresindeki yetişkinlere fazlasıyla bağlanma, dikkatini toparlamada güçlük yaşama vb. Bütün bu yaşanılanlar ve hissedilenler “olağan üstü durumlar karşısında verilen olağan tepkiler” olarak adlandırılabilir.

Bu yaşanılan zorlu duygularla baş etmemiz ve çevremizdekilere yardımcı olabilmemiz için “Öz-Bakım/Kendine-Bakmak” çok kıymetli. Bu süreçte çevremizdekilere yardım etme ihtiyacımız çok anlaşılır, fakat başkalarına yardımcı olabilmemizin yolu “önce maskeyi kendimize takmaktan” geçebilir. Deprem sonrası dönem oldukça uzun ve karmaşık olacaktır. Her bireyin zaman zaman dinlenmesi, kendini “şarj” etmesi, yeniden yapılanma sürecinin içinde yer alabilmesi için mutlaka gereklidir. Hayatta kaldığımız sürece her birimizin bu depremle ilgili anlatacak bir öyküsü olacak. Bu öykünün başını biz yazmadık, belki gelişme ve sonuç bölümlerinde de arzu ettiğimiz kadar etkili olmayacağız. Ancak öykünün öyle değil de böyle yazılıyor olmasında mutlaka bir payımız olacaktır.

Bir Yetişkin Kendine Nasıl İyi Bakabilir?

  1. Deneyimlediğiniz olayları ve hissettiğiniz duyguları çevrenizdekiler ile konuşarak, paylaşarak ve dile getirerek.
  2. Bu süreçte çevrenizdekilerden ihtiyaç duyduğunuzda yardım isteyerek ve kendinizi destekleyecek kaynaklar bularak.
  3. Mümkün olduğunca yalnız kalmayarak. Aile, arkadaşlar, yeni tanışılan kişiler, destek ekipleri, bu süreç ile baş etmenizde çok yardımcı olacaktır.
  4. Yapabildiğiniz kadarıyla günlük rutinlerinizi sürdürmeye devam ettirerek, gerekirse yeni rutinler oluşturarak, yaşamı olabildiğince tahmin edilebilir kılarak. Örneğin; iş hayatına devam etmek, okula gitmek, size iyi gelen aktiviteleri yapmak gibi.
  5. Haber ve sosyal medyada paylaşılanları izlemeyi zaman zaman bırakarak. Bunun yerine, belli aralıklarla güvenilir kaynakları takip etmek ruh sağlığınız için daha sağlıklı olabilir.
  6. Uyku düzeninize özen göstererek
  7. Beslenmenize özen göstererek
  8. Yürüyüş yaparak, spor yaparak ve/veya meditasyon yaparak. Başka bir deyiş ile, kendinize iyi gelen ve sizi rahatlatan bir aktivite yapmak ruh sağlığınıza faydalı olacaktır.
  9. Kendi kendinize baş etmekte zorlandığınızı hissediyorsanız profesyonel psikolojik bir desteğe de başvurarak.
  10. Başkalarına sunabileceğiniz ne varsa sunarak. Örneğin; kazak örmek, yemek pişirmek, çocuk ve/veya hayvanlara bakmak, birisi için alışveriş yapmak, ortak yaşam alanlarının kurulmasına katkıda bulunmak gibi.

Bütün bunları sağlamak ve devam ettirmek suçluluk ve utanç gibi duyguların çıkmasına sebep olabilir. Bu duyguları hissetmeniz çok anlaşılır. Fakat, başkalarına destek olmanın yolu ilk önce kendi fiziksel ve ruh sağlığınızın iyi olmasından geçiyor.

Peki, çocuklarınızın bu süreç ile baş etmelerinde nasıl bir yol izleyebilirsiniz?

  1. Ebeveynler olarak elden geldiğince sakin, güven verici ve açık olarak. Kimse bir “süper kahraman” değil, ancak iyi niyet ve çaba çocuklar için çok değerli özellikler.
  2. Çocuğunuzun da beslenme, uyku ya da fiziksel diğer ihtiyaçlarında düzenlilik sağlamak ve destek olarak. Günlük rutinler ne kadar erken oturtulursa çocuğunuzun güven duygusu o kadar erken tamir olmaya başlar.
  3. Bu süreçte çocuklar ebeveynlerine daha yakın durmak isteyebilir, temas etmek isteyebilir: Bu yakınlığı onlara göstererek.
  4. Riskleri gerçekçi bir şekilde saptayarak. Deprem sonrasında ebeveyn olarak korkmanız ile birlikte çocuğunuzu koruma ihtiyacınız artmış olabilir. Ortada bir risk olmadığı halde bu korku hissinizi çocuğunuza yansıtmanız onu da korkutabilir.
  5. Çocuğunuzun günlük yaşamda yaşına ve gelişimine uygun sorumluluklar almasını destekleyerek. Örneğin, birkaç bitkiyi sulamak, kuşlar için ekmek ufalamak, yastıkları düzeltmek, ailece dinlemek üzere müzik parçaları seçmek gibi.
  6. Çocuğunuzla birlikte vakit geçirebileceğiniz zamanlar yaratarak. Anlatacaklarını dinlemeniz ve isteyeceği oyunları oynamanız hoşuna gidecektir. Konuşmak istemeyen bir çocuğu zorlamayın. Konuşmak istediğinde orada olduğunuzu söylemeniz ona iyi gelecektir.
  7. Oyun oynayarak. Çocuklar, yetişkinler kadar iyi bir sözel kapasiteye sahip değillerdir. Onların duygu ve düşüncelerini aktardıkları, canlandırdıkları ve baş etmek için adımlar attıkları yer oyundur. Bu zor süreçte oyuna eşlik etmek ve onun oyununu takip etmek faydalı olacaktır.
  8. Bu süreçte çocuklarınızın karmaşık duygularını gözlemleyerek. Korku, kızgınlık, öfke, üzüntü. Bu duyguları dile getirmelerinde onları zorlamadan yardımcı olmak ve paylaşmaları için yüreklendirmek onları rahatlatacaktır.
  9. Bu süreçte çocukların da zihinlerindeki bir sürü soruları dikkate alarak. Size birçok soru sorabilirler. Bunları görmezden gelmeyin. O anda verecek bir cevap bulmakta zorlanıyorsanız ya da gerçekten cevabı bilmiyorsanız “bilmiyorum ama senin için bunun cevabını öğrenmeye çalışacağım” ya da “şu an nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama daha sonra sana bunu açıklayacağım” demek onların cevapları bilinmeyen sorular ile yalnız kalmasının önüne geçecektir. Sizin tarafınızdan önemsendiklerini hissedeceklerdir. Gerçekten cevaplamakta zorlandığınız bir soru olursa da uzmanlar danışabilirsiniz. Daha sonrasında çocuğunuzun yaşına ve gelişimine uygun bir cevap vermek faydalı olacaktır.
  10. Deprem konusunda bilgilendirmek ve birlikte ne yapacağınız konusunda planlar yaparak.
  11. Deprem hiç yokmuş gibi yapmaktan kaçınarak. Bazı ebeveynler bu süreçte çocuklarını bu olaylardan korumak ve izole etmek isteyebilirler. Fakat, deprem hiç olmamış gibi yapmak ve konuşmaktan kaçınmak onların belirsizlikle baş başa kalmalarına sebep olabilir. Çocuklar olayı görmemiş olsalar da ebeveynlerindeki ve çevrelerindeki duygusal değişimleri hissedebilirler. Bunun neden kaynaklandığını bilememek onları kaygılandırabilir ve korkutabilir. Yaşına ve gelişimine uygun bir şekilde açıklamalar yapmak faydalı olacaktır.