Özel Beyaz Bireysel Gelişim ve Aile Danışma Merkezi - 0212 231 6112 / 0532 201 4180

 

 

     Bir çocuğun dünyaya gelmesi, anne ve baba ikilisiyle mümkündür. Bir çocuğun fiziksel, duygusal ve gelişimsel olarak sağlıklı bir şekilde dünyada var olabilmesi de.

     Can Yayınları’nın Lügat 365/”Bazı Kelimeler Çok Güzel” adlı kitabında “baba” şöyle tanımlanır: “Kızan, karışan, sinirlendiren. Koruyan, sarılan, özlenen; manası yokluğunda daha iyi anlaşılan kişi. Birçok dilde benzerlik gösteren kelime, ba çocuk sesinden türetilmiştir.” Konumuz her ne kadar babalar olsa da, sözlükteki “anne” tanımına da değinmek isterim: “Dünyaya can getirmiş insan; yaşam kaynağı. Türkçe kökenli olan kelime, na-na çocuk sözünden türetilmiş olan ana kelimesinden evrilmiştir.”

     Toplumsal olarak babaların çocuk gelişimindeki rolü yeterince önemsenmese de, görüyoruz ki anne de baba da çocuğun dilidir, sesidir. Çocuklar hem annelerine hem babalarına ihtiyaç duyarlar. Hatta çoğunlukla, bebekler yaşamının ilk zamanlarında anneye daha muhtaç ve yakın olsa da önce “baba” demeye başlar. Bunun nedeni, baba” kelimesi “anne” kelimesine göre söylemesi çok daha kolay seslerden oluşan bir kelimedir. Bu kelimeyi söylerken ağzın aldığı hal bebekler için kolaydır oysaki anne kelimesini söylerken aldığı hal bebekler için zordur. Belki de bebeklerin ilk önce “baba” demeye daha elverişli olmalarının bir nedeni de, anneleriyle olan ayrılmaz bir bütün olma halinden, yani anne-bebek aşkından babayı da dahil ederek biraz uzaklaşmak ve mesafe almaktır. Peki bir bebek neden annesinden uzaklaşmak ister?

     Anne ve bebek 9 ay boyunca iç içedir, tek bir bedendir. Doğumdan sonra, ilk 6 ay boyunca, bebek annesinden ayrı bir varlık olduğunu düşünemez. Annesi ve kendisi ayrılmaz bir bütündür. Kendisini annesinin bir parçası, uzantısı olarak görür. Bu ikili aşkın sonlanması, bebeğin artık anneden ayrı bir varlık olduğunu anlamaya başlamasıyla gerçekleşir. Anneden ayrı bir varlık olarak bebek dış dünyada nelerin ve kimlerin olduğunu keşfetmeye başlar. Anne ve bebek ikilisine dahil olan ilk kişi, yani üçüncü, genellikle baba olur.

     Çocuk, bu dâhil oluşa özellikle ödipal dönem adını verdiğimiz dönemde çok ihtiyaç duyar.  3-6 yaşları arasında yaşanan bu dönemde, cinsel kimliğin yapı taşları oluşur. Bu dönemde erkek çocuğun en yakınındaki karşı cins olan anneye ve kız çocuğun da babaya ilgi duyması beklenir. Erkek çocuğu babanın yerini almayı ve anneye sahip olmayı; kız çocuk ise annenin yerini almayı ve babaya sahip olmayı arzular. Arzularının gerçekleşmesi ihtimali çok sakıncalıdır çünkü o zaman çocuk ödipal zaferi kazanır ve artık dünyadaki tüm zaferler kazanılabilir olur. Hiç kaybetmeye tahammülü olmaz, her ilişkide en özel olmak ister, her alana dâhil olmak ister yani tüm güçlüdür. Oysa zaferi kaybetmesine izin verilen çocuk, kaybetmenin yarattığı hayal kırıklığı sayesinde olgunlaşır. En sonunda, çocuk  “anne gibi bir kadın” veya “baba gibi bir erkek”  olmak isteyerek, yani kimsenin yerine göz koymadan kendine yeni bir yer oluşturmaya başlar. Çocukların bu dönemden sağlıklı bir şekilde çıkabilmesi ancak babanın yasası, durdurması sayesinde mümkündür. Baba yasayı temsil eder. Yasalar ise güveni. Bir çocuğun gelişiminde, babanın en büyük rolü sevgi göstermek kadar sınır koymak ve yol göstermektedir. Bu zaman zaman çocukları kızdırabilir ancak ihtiyaçları tam da budur. Son yıllarda, çocuklarla “arkadaş gibi” olma trendi, babanın yasa oluşunun önünde ciddi bir engel oluşturur. Elbette ki bu yakınlık kurma arzusunun bir sonucudur. Bu yakınlık çocuğun gelişimi için çok kıymetlidir. Yakınlık olmadan, baba ile çocuk arasında bir bağ kurulmadan, babanın yasası da geçerli olamaz zaten. Bir baba hem ilgili, yakın ve sevgi dolu hem de güven verici bir şekilde sınır koyan kişi olabilir.

     AÇEV’in 2017 yılında yayımladığı “Türkiye’de İlgili Babalık ve Belirleyicileri” raporuna göre “İlgili Babalık” çocuğun bakım ve gelişiminde sorumluluk üstlenmek, çocuğun gelişimi için ortam ve fırsat sağlamak, çocukla karşılıklı ve yakın ilişki kurmak, çocukla vakit geçirmek ve çocuğu dinlemekle mümkündür. Sıcak, duyarlı ve ilgili babalarla büyüyen çocuklar, psikolojik olarak daha uyumlu olmakta, daha az davranış problemleri sergilemekte ve akranlarıyla daha iyi iletişim kurmaktadır. Raporda, ilgili babalığın “bakım”, “kontrol” ve “yakınlık” boyutlarından bahsedilmektedir.

 

O halde;

*Babaların sadece etrafta olması yeterli değildir. Çocukla beraberken ilgili olmak, çocuğu merak etmek ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışmak gerekir. Zihnen ve bedenen çocukla beraber olmak gerekir.

*Babaların yalnızca hastalık gibi durumlarda değil, çocuğun uykuya yatırılması, giydirilmesi, tuvalete götürülmesi, banyo yaptırılması ve yemek yedirilmesi gibi zamanlarda da aktif bir rol oynaması gerekir. Çocuk açısından, kendisine bakım vermeyi bilen bir babayla ilişki kurmak çok daha kolay olacaktır. Mesela çocuk babasıyla oyun oynarken, tuvaleti gelince annesini çağırmak zorunda hissetmemelidir.

*Babalar ve çocukları, birlikte sohbet edebilir, kitap okuyabilir, oyunlar oynayabilirler. Ev dışı aktivitelerde bulunabilir, birlikte pikniğe, sinemaya, iş yerine gidebilirler. Baş başa geçirilen kaliteli zaman her zaman çok değerlidir. Çocuğa, önemsendiğini hissettir.

*Babalar ve çocukları, birlikte fiziksel oyunlar oynayabilirler. Güreşler, boğuşmalar tam da babayla oynanmak isteyecek türde oyunlardır. Aynı zamanda, kaba motor becerilerinin de gelişimi desteklenir.

Özetle, babalar iyi ki varlar. Çocuğa, yalnızca dünyaya geliş yolculuğunda değil tüm hayat yolculuğunda destek olmalılar. İlgili bir baba olduklarında toplumda nasıl görünecekleri, erkekliklerinin nasıl değerlendirileceği ve kendi babalarından onlara neler aktarıldığını bir kenara bırakarak babalığa bir şans vermek gerekir.

TÜM İLGİLİ BABALARIN VE İLGİLİ BABA OLMA NİYETİNDE OLANLARIN BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN...