1954 yılından bu yana, her yıl 20 Kasım'da kutlanan Dünya Çocuk Hakları Günü, küresel çapta çocuklarla ilgili farkındalığı artırmayı ve onların refahını korumayı amaçlar. 1989 yılında Birleşmiş Milletler, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni kabul ederek bu amaç doğrultusunda önemli bir adım atmıştır. Sözleşme, dünya genelindeki çocukların haklarını koruma amacı taşıyan kapsamlı bir uluslararası belge olarak öne çıkar.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, birçok ülkenin kabul ettiği ve çocukların yaşama, sağlık, eğitim, gelişim, korunma, barınma, aileleri ile birlikte yaşama ve kendi görüşlerini ifade etme gibi temel haklarını güvence altına alan bir anlaşmadır. Bu sözleşmeyi kabul eden ülkeler, çocukları korumak ve onların sağlıklı bir şekilde büyümelerini desteklemek için taahhütte bulunmuşlardır.
Ayrıca, Çocuk Hakları Sözleşmesi, ayrımcılık yapmaksızın çocukların haklarının evrenselliğini ön planda tutmaktadır. Bu anlamda, doğdukları yer, konuştukları dil, ten renkleri ve dini inançları ne olursa olsun ihmal, istismar ve ayrımcılık gibi durumlar ile karşı karşıya kalmamaları için çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Maalesef savaşın olduğu yerlerde çocukların hakları görülmez olmakta ve çocuklar savunmasız bir konuma düşmektedirler. Uluslararası anlaşmazlıklar ve çatışmalar çocukların haklarının ciddi şekilde ihlal edildiği bir ortam yaratmaktadır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ortaya koyduğu haklar çiğnenmekte ve çocuklar yıkıcı ve acı verici travmalar ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Ne yazık ki, son günlerde bu durumun tüm gerçekliği ile gözlerimizin önünde, Gazze’de yaşanmaktadır.
Savaş şehirleri yakıp, yıkıp, yok ettiği gibi çocukları da en temel haklarından mahrum bırakmaktadır. Savaş, çocukların yaralanmalarına, sakat kalmalarına ve hatta hayatlarını kaybetmelerine neden olmaktadır. Bu durum, haklar arasında öncelikli olan çocukların yaşama hakkını ellerinden almaktadır. Ne yazık ki, birçok çocuk Gazze’deki savaşta hayatını kaybetti ve kaybetmeye de devam ediyor.
Yaşama haklarının yanı sıra çocukların sağlık hakları da savaşın yıkıcı etkileri altında ciddi şekilde zarar görmektedir. Savaş bölgelerindeki imkansızlıklar, temiz su ve gıda bulmakta zorlanma, tıbbi malzemelerin tedarik edilmesinde zorluklar ve hijyenik bir ortam yaratmanın güçleşmesi gibi etmenler, çocukların tedavi olmalarını ve sağlık hizmetlerinden yararlanmalarını da engellemektedir.
Ayrıca, birçok çocuk, savaşın yarattığı travmatik ortamlarda aile üyelerini kaybetme acısıyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum, onların aileleriyle birlikte sağlıklı bir yaşam sürme haklarının ellerinden alınmasına ve büyük bir üzüntü, kayıp acısı ile baş başa kalmalarına neden olmuştur. Bunun yanı sıra, ailedeki yetişkin bireylerin kaybı, çocukların risklere açık hale gelmesine ve savunmasız bir konumda kalmalarına da sebep olmuş olabilir. Böylece fiziksel ve psikolojik şiddet ve istismar karşısında savunmasız kalmalarına yani korunma haklarının da ellerinden alınmış olmasına sebep olmuş olabilir.
Ek olarak, savaşın yıkıcılığı karşısında çocuklar, evlerinin, okullarının ve yaşam alanlarının yıkıldığına şahit olmuş olabilirler ya da güvenli bir sığınak bulabilmek adına yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmış olabilirler. Bu zorlu süreç, çocukların en temel hakları arasında bulunan barınma ve eğitim haklarını da olumsuz yönde etkiler. Yaşadıkları ortamın kaybı ile karşı karşıya kalan çocuklar, sadece fiziksel açıdan değil aynı zamanda psikolojik olarak da büyük bir travma ile karşı kaşıya kaldılar. Ailelerinden, arkadaşlarından ve tanıdıklarından ayrı kalmak, her an tedirgin ve güvensizlik hisleri ile karşı karşıya kalmak, belirsizlikler ve zorlu duygular ile baş etmek çocukların psikolojik iyi oluş hallerini derinden yaralar.
Şüphesiz ki savaşın etkileri ağır ve travmatik. Ne yazık ki bu süreçten en çok hasarı ve yarayı alanlar da çocuklar oluyor. Şimdiye kadar yapılan araştırmalar gösteriyor ki savaşın etkileri sadece savaş sürecinde değil, yıllar sonra hatta nesiller boyunca travmalar aktarılarak ortaya çıkıyor. Bu sebeple, uluslararası toplumların çocukları koruması ve daha fazla çocuk haklarının ihlal edilmemesi önem arz etmektedir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin sadece imzalanan bir belge konumunda kalmaması, uygulamaya da geçilmesi ve çocuk ayrımı yapmaksızın savaş ortamındaki çocukların da haklarının sahip çıkılması dileğiyle…
KAYNAKLAR