Bir ebeveyn nasıl helikopter olur? Çocuğunun etrafında pervane olursa, üzerinde devriye gezerse.Temelde, dört ebeveyn tutumunun tüm dünyada kabul gördüğünü bilmekteyiz: demokratik, otoriter, ihmalkâr, izin verici. Elbette, bu tutumlardan en ideali demokratik tutumdur.
Bunlara ek olarak, özellikle toplumsallığın ve grup bağlarının ön planda olduğu ülkelerde korumacı tutumdan da sıkça bahsedilmektedir. Bu tutumdaki bir ebeveyn, çocuğunu bebeksileştirir. Kendi kendine yetemeyeceğini düşünerek onun için onun adına eylemlerde bulunur. Sıkça hayatına müdahale etmek ister. “Koruma” içgüdüsüyle aslında çocuğun toplumsal gelişimini sekteye uğratarak büyümesini ve birey olmasını engeller.
Bir çocuğun “annem başımda helikopter gibi dönüyor” demesinden sonra ortaya çıkan “helikopter ebeveynlik” tutumu da korumacılık ekseninde karşımızda çıkmakta.
Peki helikopter ebeveynleri tanımlayan özellikler nelerdir?
Böyle ebeveynler, çocuklarının deneyim yoluyla hayatı öğrenmelerini desteklemezler. Ellerindeki tüm imkânı sunarak çocuklarını yük ve sorumluluklardan korumaya çalışırlar. Kıyamadıkları veya koruyamamaktan endişelendikleri için dış dünyanın kapılarını çocuklarına açmak istemezler. Çocuğun dili olmuşlardır. Karşılaştığı sorunlarda çocuk yerine kendileri mücadele ederler. Yani hem kendileri hem de çocukları için var olmaya çalışırlar.
Ebeveynin “helikopterliğine” çok erken yaşlardan ileri yaşlara kadar rastlamak mümkündür. Helikopter ebeveyn, çocuğunun yaşı küçükse markete gitmek veya yatağını toplamak gibi sorumlulukları vermekten kaçınırlar. Kendileri zaten çocukları adına bu sorumlulukları üstlenmektedir. Helikopter ebeveyn, bir ergene sahipse çocuğunun mesleğine ve arkadaşlıklarına karar vermek isteyebilir. Hatta çocuğu bir yetişkin olduğunda hayat arkadaşının seçiminde bile söz hakkı edinmek isteyebilir. Elbette ki, tüm bunlar ebeveynin çocuğunu belki de “fazlaca” sevme ve koruma isteğinden.
Ebeveynleri helikopter olan çocuklarda neler gözlemlenir?
Kendine yabancı hissetme, deneyimle öğrenememe, yetersizlik ve bağımlılık hisleri, kararsızlık…
“Anne babaların sorumluluğu çocuklarına bir yol çizmek değil, bir yol haritası vermektir” demiş Jackson Brown.
O halde, ebeveyne düşen rol yeterli miktarda uyarıyı verip çocuklarının hayat yolculuklarını yaşamalarına izin vermektedir. Bu yolculukta elbet zorlanacak, dağılacak. Ama böylece güçlenip daha da büyüyecek. Bir gün kimseye muhtaç olmadan kendi ihtiyaçlarının üstesinden gelebilecek bir yetişkin olacak.